Başa

Makalelerimiz

DOĞA İLE EMPATİ KURALIM

Rahatlamaya çalıştığımız anlarda hepimiz hayal etmez miyiz bir ağacın altını, yeşili, mis gibi havayı,kuş seslerini… Şehrin karmaşasından, gürültüsünden, stresinden kaçmak için sığınmaz mıyız parklara? Pazarları çocuklarımızı alıp gitmez miyiz bir ağaç altına? En güzel anılarımız, hayallerimiz oralarda değil midir?

Yapılan psikolojik araştırmalarda tam bunları işaret ediyor. Doğanın bir parçası olan insanın doğayla iç içe olduğunda daha mutlu olduğunu gösteriyor. Yeşilin huzuru ve dinginliği içerdiği, ruhu sakinleştirdiği düşünülüyor. Şehir resimlerine bakan insanlarda olumsuz duygular uyanırken, güzel doğa resimlerimim kişilerde olumlu duygular uyandırdığı görülüyor. Doğa resimlerine bakan insanlarda nabzın ve tansiyonun düştüğü gözleniyor. Bir hastanede yapılan araştırma, odası yeşilliğe bakan hastaların, odası betona bakan hastalara oranla, çok daha az bakım ihtiyacı duyduğunu, daha az ağrı kesici kullandığını ve daha çabuk iyileştiğini gösteriyor. Park, bahçe, orman, kumsal gibi doğal alanlarda vakit geçirmenin kan basıncını, kaygı ve stresi azalttığını, uykuyu düzenlemeye yardımcı olduğu, bağışıklık sistemini güçlendirdiği biliniyor. Açık havada bulunan insanların daha düşük miktarda stres hormonu salgıladığı ve doğanın insanları daha yaratıcı kıldığı da biliniyor!

Doğayla birlikte olmanın insanları birbirine yaklaştırdığı da bilinen bir gerçek. Yapılan araştırmalara göre doğal olmayan ortamlar insanları daha bencil ve bireysel yaparken, doğal ortamlar kişiler arası yakınlığı ve aidiyet duygusunu artırıyor. Hatta yeşil alanlarda insanların daha cömert olduğu, daha fazla sosyalleştiği ve diğer insanlara daha fazla güvendiği biliniyor.

Bizler ise binalar, otomobiller, okullar, ofisler ve alışveriş merkezleri arasında bir yaşam sürüyoruz. Her geçen gün doğal ortamlardan daha fazla uzaklaşıyoruz. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar olarak zamanımızın % 93’ünü kapalı mekanlarda geçiriyoruz. Yoğun iş tempolarımız, ev işleri, bilgisayar, cep telefonu, televizyon, kalabalık alışveriş merkezleri hem zamanımızı hem de bizleri tüketmekte, fiziken ve ruhen yormakta…

Sonuç olarak öğle yemeğinizi çimlerin üzerinde yiyin, pencerenizin önünde bir saksı çiçeği büyütün, deniz kenarında yürüyüş yapın, meyve toplayın, ağaca tırmanın, maillerinize bir ağaç altında bakın, kitabınızı parkta okuyun, hafta sonları doğa yürüyüşleri yapın, bir hayvan besleyin ya da sokak hayvanlarını besleyin ama bir şekilde hayatınıza doğayı sokun. Çok daha mutlu hissettiğinizi göreceksiniz.

Sevgilerimle.
Psikolog, Şule Demir Kökçen